18 Nisan 2012 Çarşamba

Mahcubum Heynckes


Kavga edebilecek bir düzeyde Augsburg’u tutan bir adam için Bayern Münih nefretinden daha doğal bir şey olamaz. Doğal olarak ben de Bayern Münih-Real Madrid eşleşmesinde Bayern’in yenilmesini, elenmesini, mümkünse taşak geçilebilecek kıvamda rezil olmasını istiyordum. Ama Heynckes bugün beni mahcup etti, onu itiraf etmek zorundayım.


Aslında hafta sonundan çıktığımızda, ben dahil bir çok kişinin görüşü Bayern’in haşat olacağı yönündeydi. Keza geçen hafta Dortmund’a yenilip şampiyonluğu matematiksel olarak olmasa da, kafa olarak kaybetmiş bir Bayern vardı. Cumartesi de içeride Mainz karşısında o kadar donuk oynayıp berabere kaldılar ki, kafaların Real maçında olduğu çok açıktı. Real Madrid ise, geriye düştüğü maçta Gijon’u yenmiş, bağıra bağıra Allianz Arena’ya geliyordu.

Kadrolara baktığımda, Heynckes son maçlarda sıkça yaptığı, benim de sıklıkla eleştirdiğim taktikten vazgeçmiş görünüyordu. Schweinsteiger’in sakatlığında, Kroos’u Gustavo’nun yanına çekip, onların önüne Müller-Robben-Ribery’yi dizen Heynckes’in bu taktiği başaltı takımlara karşı çok iyi işledi, özellikle 3 maçta 20 gol atıldığı o dönemde Heynckes göklere çıkarıldı. Lakin Bayern'le aynı düzeyde rakiplerle olan maçlarda, Kroos’un Gustavo’yla birlikte pres yapıp oyun kurucu özelliklerinden feragat etmesi gerekiyordu. Kupadaki Mönchengladbach ve geçen haftaki Dortmund maçlarının ikisinde de orta saha üstünlüğü hep rakip takımlardaydı.

Bu maçta Gustavo’nun yanında sakatlığı yavaş yavaş atlatan Schweinsteiger ile başladı Heynckes. Bu, Kroos’un rakip kaleye daha yakın olması demekti, dolayısıyla Robben ve Ribery’nin rakip kaleye daha yakın top alması demekti. Real ise, klasik Khedira-Alonso, önlerinde Mesut üçlüsüyle kurdu orta sahayı; orada görünüşte pek bir sıkıntı yoktu.


Heynckes’in taktiği iyi başladı, Kroos’u ilk 20-25 dakika Bayern yarı sahasında çok az gördük. Robben’le Ribery’nin de ileride kalmasıyla, Lahm sağdan, Alaba da soldan yüklenince Real’in bekleri zorlanmaya başladı (Dipnot 1: Gerçi Arbeloa için herhangi bir baskıya da gerek yok, genel bir zorlanma durumu var) (Dipnot 2: Belki son on maçtır bek oynuyor, ama Alaba’yı hala sol bekte görmeye alışamadım).  Böyle bir tabloda Real, Ronaldo ve Di Maria’yı ileriye istediği gibi yönlendiremedi; bunun yerine Mesut’un araya attığı paslarla tehlike yaratmaya çalıştı. Gerçi Badstuber-Boateng gibi bir defans ikilisine karşı kanat organizasyonu yapmak yerine göbekten oynamak daha iyi olabilir.

Bir karambolle attıkları golden sonra Bayern tatmin olup geriye çekilince, Real haliyle rahatladı; Ronaldo ve Di Maria daha çok top almaya, Bayern defansı da yusuf atmaya başladı. Hatta Neuer’in rahat alabileceği bir topa Boateng’in kafa soktuğu bir pozisyon vardı ki, evde kahkaha attım.

Real’in baskısı ikinci yarıda da sürdü, haliyle golü de buldular. İleriye giden Badstuber geri dönmeyi unutunca, kademeye girmek zorunda kalan Lahm sağ beki boş bıraktı (ki burada da Robben’in de beke gelmediğini bir kez daha hatırlatmak lazım); Ronaldo önce Neuer’in üzerine vurdu, dönen topta da Mesut’a çarptırarak golü attırdı.


İşte tam bu noktada ya herro ya merro çekti Heynckes, Bayern’in ilk yarım saatteki baskısının mimari olan Schweinsteiger’i kenara aldı (ama itiraf edelim o yarım saatten sonra çok da iyi değildi); Müller’i oyuna soktu. Bu diziliş, Kroos’un daha geriye gelmesi demekti, böyle bir durumda Real’in ikinci golü bulacağını düşünüyordum. Ama ters tepti.

Kroos’un geride oynamasını neden hatalı bulduğuma gelirsek; ben Kroos’un hücum özelliklerinin savunma özelliklerine göre daha iyi olduğunu düşünenlerdenim. Dolayısıyla, onu geride oynatmak yerine, Gustavo’nun yanında Schweinsteiger’in olmasını (onun sakatlığında Alaba), Kroos’un da hücuma daha yakın oynamasını isteyenlerdenim (Aslında istemiyorum tabi, laf ebeliği yaptım, Bayern’in allah belasını versin). Bunu nasıl örneklendirebilirim; bir adam çok iyi çimento karıyordur, ama tuğla da taşıyabiliyordur; dersin ki “Babuş iki dakika şu tuğlalara yardım et”, o anlaşılabilir, ama o adama en başında tuğla taşıtınca çimentoda sıkıntı doğar (Alman futbolunu apartman inşaatı üzerinden açıkladığıma göre, gazetede bir köşeyi hak ediyorum bence).

Müller’in oyuna girişinde, benim takıldığım nokta Kroos’un geriye geleceğiydi. Hata yaptığım nokta ise, maçın bitimine yarım saat kaldığını unutmuş olmamdı. Haliyle Kroos geriye gelmedi; Bayern hücumu beşlemiş oldu. Bir de Mourinho, Mesut’u çıkarıp Marcelo’yu oyuna sokunca Real geriye yaslandı ve alenen beraberliğe yatmaya başladı.


Real’in geri yaslanması demek, Bayern beklerinin ileriye çıkması demekti. Alaba’yla Lahm yüklenmeye başlayınca, son 20 dakika ilk 20 dakikanın kopyası gibi oldu. Kroos aldığı her topu kanada aktarıp tehlike yaratmayı başardı. Lahm’la Ribery de Coentrao’yu resmen harcadı sol bekte, Ronaldo da yorgunluğundan yardım etmeyi aksatınca; Lahm bomboş bir orta açtı, Gomez’e ikinci golü attırdı resmen. Tabi Real savunmasının saçmaladığını da söylemek şart.

Ben Mourinho’nun sonuca pek üzüldüğünü düşünmüyorum. Kötü oynayan bir Real vardı sahada, ama gol atmayı başardılar, tek farklı bir mağlubiyet de, rövanşın Bernabeu’da olduğunu düşünürsek kabul edilebilir bir sonuç. Yine de cumartesi El Clasico var, Real’in olası bir mağlubiyeti rövanş maçında bir gerginlik oluşturabilir takım üzerinde. Bayern ise iyi oynadığı bir maçta anca bu sonucu alabildi, galibiyet yine de avantajdır; ama ben Robbern-Ribery ikilisinin Bernabeu’da sineceğini düşünüyorum; Müller’le başlamak daha etkili bir çözüm olabilir, ama tur şansı tamamen Schweinsteiger’in ne kadar sağlıklı olduğuna bağlı.


Foto: Getty Gidiyor

Hiç yorum yok: