14 Nisan 2012 Cumartesi

Nostalji Saati: Kupkuru Kesilmiş Bir Bahtsız Arı


Hornets'in bugün Tom Benson tarafından NBA'den satın alınmasıyla birlikte, New Orleans Hornets için daha parlak bir gelecek hayali kurmaya başladık. Peki, Hornets NBA tarafından satın alınmadan önce durum neydi? Aralık 2010'da NBA Türkiye dergisine bu konuyla ilgili yazdığım bir yazı vardı. Üşenmedim, sizler için yazıyı maillerimin arasından çıkardım. Hornets'in tarihi konusunda sizlere bir fikir verebilecek bir yazı olduğunu düşünüyorum, umarım yanılmam.


Lige dahil olduğu 1988-1989 sezonundan beri, Hornets organizasyonu ligde bir Anadolu takımı esintisi yaratarak, sürekli orta düzey bir takım olarak kalmayı başardı. Bazen playofflarda 2.tura çıkıldı, yüzler gülümsedi. Bazen 18 galibiyetle sezon kapandı, umutlar bir sonraki seneye aktarıldı. Ama Hornets’in bu sene yaşadıklarını anlatabilmek için, galibiyetten veya mağlubiyetten ziyade, tarih sayfalarına ihtiyacımız olacak.

Durumu daha iyi anlatabilmek için, Hornets organizasyonunun geçmişinden bahsetmek gerekiyor. 1985 senesinde girişimci George Shinn, memleketi Kuzey Carolina’da bir NBA takımı kurmak için, yerel işadamlarıyla görüşerek bir konsorsiyum kurdu. Bu konsorsiyumun çabaları sonucu, Hornets 1988’deki lig genişlemesinde 3 takımla beraber lige dahil olmayı başardı.

Yeni bir takım olmanın getirisiyle, başarısız sezonlar geçiren Hornets, buna rağmen şehir tarafından sürekli desteklendi, sahiplenildi. George Shinn, bu süreçte takımın basketbol operasyonlarından sorumlu yöneticisiydi. Kariyerinde “Kobe Bryant’ı takas etmek” gibi her yöneticiye nasip olmayan bir apolet bulunduran Shinn, buna rağmen taraftarı salona çekmeyi başarıyordu.

İşler 1999 yılında değişmeye başladı. Taraftarın sevgilisi Bobby Phills’in trafik kazasında hayatını kaybetmesinden sonra, George Shinn yaptığı dengesiz takaslarla taraftarın tepkisini çekmeye başladı. Cimri bir yönetici olarak bilinen Shinn, Alonzo Mourning gibi kontrat yenileme dönemindeki oyunculara, piyasanın çok altında ücretler önererek, onları takımdan uzaklaştırmaya başladı. Aynı senede, basketbolu yeni bırakmış olan Michael Jordan, Charlotte Hornets’e küçük ortak olmak istedi, ama bunun için tek bir şartı vardı: Basketbol operasyonlarının başına geçmek. George Shinn bunu kabul etmedi. North Carolina Üniversitesi’nden mezun olduğu için, yöre insanı tarafından mesihe benzer bir düzeyde değerlendirilen Jordan’a karşı Shinn’in bu tutumu, taraftarlar arasında büyük bir tepkiye yol açtı.

Ama taraftarla George Shinn’in arasını açan en önemli olay, bir dava oldu. 1999 senesinde, George Shinn’in kendisine tecavüz ettiğini iddia eden bir kadın, George Shinn’e karşı dava açtı. Dava düşmesine rağmen, medyada çok fazla yer bulduğu için Shinn’in Kuzey Carolina halkı arasındaki ünü bundan kötü şekilde etkilenmişti. Bunun üzerine Shinn, Hornets organizasyonunu Charlotte’tan koparmaya karar verdi.

Shinn’in öne sunduğu şart şuydu: Ya şehir yeni bir arena yapacaktı, ya da Hornets gidecekti. Seyircisi sayısı iyice dibe vurmuş olan Hornets için yapılan bu teklifi, Charlotte şehrinin idarecileri doğal olarak reddetti. Böylece takımın taşınmasının önü açılmış oldu.

2002 senesinde, Hornets organizasyonunu New Orleans şehrine taşındı. Charlotte’a nazaran daha küçük bir şehir olmasına rağmen, New Orleans’ta hazır bir arena mevcuttu. Bu durum, taşınmayı da kolaylaştırdı.


George Shinn takımın tek sahibi olarak, gidişattan memnun gözüküyordu. Playoffta hüsranla biten iki sezonun ardından, 2004 senesinde takımın yıldızı Baron Davis, Golden State’e takas edildi. Bu durum, George Shinn için fazla harcama olmadan geçirilecek birkaç yıl daha demekti.

2005 senesinde, adı Chris soyadı Paul olan bir genç, bu şehrin makus talihini kırmak için draft edildi. Fakat, şehrin üzerinde öyle kara bulutlar dolaşıyordu ki, Chris Paul’ün draft edildiği sene yaşanan Katrina kasırgası yüzünden, ortada oynanabilecek bir şehir kalmadı. 2 sezonu Oklahoma City’de geçirmek zorunda kalan New Orleans Hornets, 2007 senesinde New Orleans’a geri dönebildi.

İstediği kadar özel bir oyuncu olsun, kendi şartlarına uymadığı sürece ona kontrat vermekten kaçınan George Shinn; milyonda bir gelen bir yetenek olan Chris Paul’ün gönlünü hoş tutabilmek adına kesenin ağzını açmak zorunda kaldı. Peja Stojakovic’e 5 sene için 64 milyon dolar, Morris Peterson’a da 4 sene için 20 milyon dolarlık kontratlar veren Shinn, David West’e  5 sene için 45 milyon dolarlık bir extension sundu. Özellikle Peja hamlesi büyük tepkiyle karşılanan Shinn, buna rağmen taraftardan destek görmeye devam etti.

2007 senesinde, Gary Chouest adında New Orleans körfezinde petrol işiyle uğraşan bir iş adamı, Hornets’in %35 hissesini almayı kabul etti. Böylece George Shinn ilk defa takıma bir ortak bulmayı başardı.

Verdiği kontratlar yüzünden zaten büyük bir yükümlülük altına giren George Shinn için, hayatının en kötü dönemi 2009 yılında yaşandı. Prostat kanserine yakalandığını açıklayan Shinn, bu dönem boyunca, mecburen takımdan uzak kaldı. Elindeki kaynakları iyice azalan Shinn, lüks vergisi ödememek için, GM Jeff Bower’dan bazı oyuncuları 2076 senesinin ikinci tur draft hakları karşılığına göndermesini istemek zorunda kaldı.

2009-2010 sezonunun sonuna doğru, kanserle mücadelesi iyiye giden George Shinn, Hornets’ten artık zarar ettiğini ve takımı satmaya gönüllü olduğunu açıkladı. Bu açıklama doğal olarak bütün taraftarları heyecanlandırdı. Çünkü, NBA’de önemli yerlere gelebilecek bir takımın, para harcamamak uğruna gözlerinin önünde erimeye devam ettiğini gören taraftarlar, sadece manevi olarak değil, maddi olarak da takıma sahip çıkabilecek birisinin takımı satın almasını istiyordu.

New Orleans’lıların Romeo’su baştan belliydi: Takımın küçük hissedarı Gary Chouest. Büyük bir Hornets taraftarı olan ve neredeyse her maça gelen Chouest, George Shinn tarafından takımın satılacağını öğrendiği andan itibaren, takımı satın almak için girişimlerde bulunmaya başladı. Özellikle 2010’un Nisan ayında, Chouest ve Shinn’in anlaştığı, Chouest’in birkaç küçük ortak bulması halinde imzaların hemen atılacağı yönünde çıkan haberler, New Orleans Hornets için havanın yıllar sonra olumlu esmesi anlamına geliyordu. Ama esen sadece rüzgardı, o rüzgar bereket getirmedi.

İmzanın konuşulduğu Nisan ayında, New Mexico körfezinde başlayan petrol sızıntısı, bir anda bütün dünyanın gündemini değiştirdi. Büyük Petrol şirketlerinin vurdumduymazlığı sonucu, Amerika’nın güney kıyılarının çoğunu siyaha bulayan bu çevre felaketi, en yüksek tahribatı Louisiana kıyılarında verdi. Katrina’nın yaralarını yeni yeni sarmış olan New Orleans şehri, petrol sızıntısından ekonomik olarak çok olumsuz etkilendi.

Fakat New Orleans’ta o sızıntıdan en fazla etkilenen kişi Gary Chouest’ti. Petrol çıkartma ve işleme işiyle uğraşan Chouest, bu sızıntıda maddi olarak büyük zarara girdi. Öncelikle sahip olduğu şirketi düzlüğe çıkarmayı hedefleyen Chouest, doğal olarak Hornets’i satın alma sürecini 2. plana aldı.

Nisan ayından beri yaklaşık 7 aydır sürüncemede olan Hornets’in satışı, Kasım ayı sonunda, Gary Chouest’in takımı satın almaktan vazgeçmesiyle iyiden iyiye bir kaos halini aldı. İddialara göre, petrol sızınıtısındaki zararını dengelemeyi başaran Chouest, tekrar masaya oturduğunda George Shinn’in anlaştığı fiyatın üzerinde bir fiyat istemesi yüzünden görüşmelerden çekilmişti.

Bunun üzerine George Shinn, takımı elinden çıkartmak için farklı bir yol denemeye karar verdi. NBA Başkanı David Stern’le konuşan George Shinn, Hornets’i artık daha fazla taşıyamayacağını, NBA yönetiminin bu konuda yardımcı olması gerektiğini söyledi. David Stern, diğer takım sahipleriyle görüştükten sonra, NBA tarihinde ilk kez bir takımın NBA yönetimi tarafından satın alınacağını açıkladı.


Bu yöntem, NBA için bir ilk olsa da, Amerikan sporları için yeni bir olay değildi. Amerikan Beyzbol Ligi (MLB) takımlarından Montreal Expos’un 2002 yılında içinde bulunduğu mali kriz sonrası, MLB yönetimi aldığı bir kararla Montreal Expos takımını satın aldığını açıkladı. Satış süreci hızlı ilerleyemediği için, Montreal Expos takımı 2 sezon boyunda MLB yönetiminin sahipliğinde bulunmaya devam etti.

NBA yönetimi, satış bedeli olarak Shinn ve Chouest’a toplam 300 milyon dolarlık bir ödeme yaptı. Satış işlemlerinin ardından yönetici olarak takıma, NHL takımlarından Minnesota Wild’ın başkan yardımcılığını yapan New Orleans doğumlu Jac Sperling atandı.

Satışın ardından, gerek David Stern’in, gerekse Jac Sperling’in ağzından tek bir cümle döküldü: “Bizim ilk amacımız, Hornets’i New Orleans’ta tutmak”. Bu bir temenni olarak çok güzel, ama ekonomik gerçeklerle yüzyüze geldiğimizde, bu durumun  çok zor olduğunu görmek gerekiyor. Çünkü New Orleans etkin taraftar açısından NBA’de en kötü takımlardan biri.

Hornets’in Louisiana kenti ile yaptığı kontrattaki bir maddeye göre, 10 maçlık bir periyod boyunca eğer seyirci ortalaması 14.375’in altında kalırsa, Hornets yönetimi, Louisiana yönetimine tazminat ödeyerek şehirden ayrılma hakkına sahip olabiliyordu. Bu sene takımın da iyi başlangıcına rağmeni gelen seyirci sayısındaki düşüklüğün devam etmesi, bu maddenin bir gün uygulanabileceği konusunda bütün taraftarları endişelendiriyor.

Aralık ayı içerisinde, New Orleans valisi Bobby Jindal ve belediye başkanı Mitch Landrieu, Hornets’in şehirde kalması için neler yapılması gerektiği konusunda bir toplantı yaptı. Çıkan sonuç, New Orleans’ta kalmak için en mantıklı yolun bir ortaklık konsorsiyumundan geçmekte olduğu idi. Bunun üzerine New Orleans’lı bir savcı olan Morris Bart, takımın New Orleans’ta kalması halinde %10’luk bir hisseyi alabileceğini açıkladı. Ayrıca, Gary Chouest de yaptığı açıklamada, Hornets’i satın alma hayalinin henüz sona ermediğini bildirdi. Bu gelişmeler taraftarı heyecanlandırdı, ama mantıklı düşünüldüğünde, Hornets’in düzlüğe çıkmasının en rahat yolunun taşınmaktan geçtiği çok açık. (Yalnız 1,5 senede nasıl sinirlenmişsem, "Takımı satın kurtulun" demişim resmen, düşünün ne hallerdeydim.)

Taşınma söz konusu olduğunda, yine bir çok şehir, aday olarak ortaya çıktı. Bana göre bu şehirler arasında en ideali Kansas City. 2007 senesinde, çok amaçlı ve hayli teknolojik bir salon olan Sprint Center’ı hizmete açtılar. Ayrıca 25 seneden beri bir NBA takımına hasret kalmış durumdalar. Taraftarın Hornets’e ciddi bir ilgi göstereceğini düşünebiliriz.

Diğer adaylar arasında Seattle ismi çok konuşuldu, ama NBA’den koparılmalarına bahane olan Key Arena’daki problem çözülmediği sürece Seattle’ın bir NBA takımı oluşturması çok zor gözüküyor. Anaheim şehri ise, Los Angeles’a çok yakın olduğu ve Los Angeles’ta hali hazırda iki takım bulunduğu için uzak duruyor. Las Vegas, bu şehirler içerisinde ekonomik açıdan önemli bir aday, ama bir NBA takımının düzenli olarak maç oynayabilmesi için yeni bir salon yapılması gerekiyor.

Herkesin ilgiyle takip ettiği bu satış süreci sonucunda, Hornets New Orleans’ta kalır mı, başka bir şehre gider mi bilinmez ama, şu bir gerçek ki, Hornets organizasyonundaki en değerli parça olan Chris Paul’ün bir Hornet olarak kalabilmesi için, bu karar ciddi bir önem taşıyor. (Ve sonucu gördük)

Hiç yorum yok: