4 Nisan 2012 Çarşamba

Manisa üzerinden Kaliforniya: Sercan Güvenışık

1934 senesinde Washington’a ilk büyükelçi olarak atanan Münir Ertegün, eşini ve üç çocuğunu alarak İngiltere’den Amerika’ya doğru, belki de Amerikan rüyasının ilk yerli adayı olarak yola çıktı. Münir Bey’in Amerika’da büyüyen oğulları Ahmet ile Nasuhi Ertegün’ün müzik dışında bir hayali daha vardı: Kuzey Amerika’da bir futbol takımı kurmak.

Bunun için 1971 yılında dönemin Warner Bros Başkanı Steve Ross’u da yanına alan ikili, Cosmos kulübünü kurarak Pele, Carlos Alberto ve Beckenbauer gibi efsaneleri kadroya dahil etmeyi başardı. Bu efsanelerin arasında bir Galatasaray efsanesi Yasin Özdenak da vardı. Yasin Özdenak’tan yaklaşık 40 yıl sonra, gözlerini dünyaya Almanya’da açmış bir başka Türk futbolcu Amerikan rüyasının peşinden koşmak üzere okyanus ötesine geçmiş durumda. (Gerçi arada bir tane “transferi para için değil Türk futboluna hizmet için yapan” ama otelin barında kalan kaleci Bülent de var)

Birazdan okuyacağınız yazı, futbola Augsburg’da başlayan, arada Denizli ve Manisa’ya uğrayan; Floridalı kız arkadaşıyla birlikte Amerika’nın yolunu tutan Sercan Güvenışık’ın mütevazı futbol hayatı.


1980’in Mart ayının ilk gününde Donauwörth şehrinde dünyaya gelen Sercan, futbol sevdasının peşinde, doğduğu şehrin takımı VSC 1862 Donauwörth altyapısına yazılır. Henüz 17 yaşında, o dönem Güney Bölgesel Ligi’nde yer alan Augsburg ile anlaşan Sercan, Bayern Münih’in altyapı sisteminde kısa bir süre kendisini denedikten sonra Augsburg’a geri döner.

1998-99 sezonunda, 18 yaşındayken Augsburg’un en golcü oyuncusu konumuna gelen Sercan, Bundesliga ekiplerinin radarına girmeye başlamıştır. Sezon sonunda Bundesliga ekiplerinden Duisburg ile anlaşma sağlar Sercan. Fakat Duisburg’daki ilk sezonunda fazla şans bulamaz. Çünkü Duisburg Bundesliga’da çok kötü bir sezon geçirmekte, sürekli teknik direktör değiştirmektedir. Her gelen teknik direktör de ileri uçta tecrübeli Spies ve Beierle’ye şans tanıdığı için Sercan sadece 6 maçta sonradan oyuna girer. Duisburg o sezon 34 maçta sadece 22 puan toplar ve sonuncu olarak gerisin geriye 2. Bundesliga’ya düşer.

Takımın küme düşmesi sonucu tecrübeli isimler takımdan ayrılınca Sercan’a da ilk 11 şansı doğar. Sercan da bu şansı iyi kullanarak o sezon 27 maçta görev alır ve takımın en fazla forma giyen isimlerinden biri olur. Bir sezon sonra teknik direktörlüğe efsane Alman kanat oyuncusu Littbarski’yi getiren Duisburg’da, Sercan artık ilk 11’deki yerini iyice sağlamlaştırmıştır. Sercan’ın istikrarlı oyunu, dönemin Ümit Milli Takım teknik direktörü Raşit Çetiner’in de gözünden kaçmaz ve Sercan ilk defa Milli formayı giymek için davet alır.



Fakat Duisburg bir türlü orta sıralardan kurtulamamaktadır. 2002-2003 sezonunun devre arasında Littbarski’nin görevine son verilince Sercan’ın Duisburg’taki yeri de sallanmaya başlar. Ayrıca, o sezon takıma katılan Senegalli forvet Louis Gomes ile forma mücadelesine giren Sercan, bu mücadelede geri planda kalmaktadır. Sezon sonunda Denizlispor’dan gelen teklifi kabul ederek Türkiye’ye futbol için ilk adımını atar.

Denizlispor bir sezon önce UEFA Kupası’nda 4. Tura kadar çıkmış, 2003-2004 sezonunda da Giray Bulak yönetiminde sezona çok iyi başlamıştı. Ersen Martin, Ömer Rıza, Coşkun Birdal ve Cafer Aydın’dan oluşan hücum hattı içerisinde Giray Bulak’ın gözüne bir türlü girmeyi başaramayan Sercan, bir resmi maç bile oynamadan devre arasında Denizlispor’dan ayrılıp Alman Güney Bölgesel Ligi ekiplerinden Feucht ile anlaşma sağlar.

Feucht’da nispeten iyi bir yarım sezon geçiren Sercan, Türk Telekom Lig A ekiplerinden Vestel Manisaspor’un dikkatini çeker. Vestel Manisaspor bir sezon önce büyük bir yatırımla takımın başına Mustafa Denizli’yi getirmiş, fakat Denizli’nin takımı Birinci Lig’e taşıyamaması üzerine kendisiyle yolları ayırıp Levent Eriş’le anlaşmıştı. Coşkun Birdal ve Cafer Aydın’la tekrar buluşan Sercan, sezona iyi bir başlangıç yapmasına rağmen, sezonun ikinci yarısında hem Mehmet Akdemir’in performansını arttırması, hem de Ankaragücü’nden gelen Birol Aksancak’ın formda oyunu sebebiyle daha az görev almaya başlar. Vestel Manisaspor sezon sonunda Süper Lig’e çıkmıştır, fakat Sercan’a yine Almanya yolları gözükmektedir.


Sezonun ilk yarısını takımsız geçirdikten sonra, Preussen Münster ile anlaşmış ve şu an Karşıyaka’da top koşturan Cihan Yılmaz ile takım arkadaşı olmuştur Sercan. 11 maçta 6 gol ile iyi bir performans sergiledikten sonra, 2. Bundesliga takımlarından Carl Zeiss Jena’nın teklifini kabul eder, ama kadroda kendisine istediği yeri bulamaz, sadece 10 maça çıkar. Bir sonraki sezon Kuzey Bölgesel Lig takımlarından Rot Weiss Essen ile anlaşan Sercan, burada da 24 maçta 6 gollük bir performans sergiler.

2008-2009 sezonu için 3. Bundesliga ekiplerinden Paderborn ile anlaşan Sercan, burada kariyerinin en iyi dönemini geçirir. 30 maçta 17 gol ve 7 asist ile sezonu tamamlayan Sercan, hem 3. Bundesliga Altın Ayakkabı ödülünü kazanmış hem de takımının ligi üçüncü bitirmesinde başrolü oynamıştır. 2. Bundesliga’ya yükselme playout’unda Osnabrück ile oynanan ikinci maçtaki tek golün asistini yaparak takımını bir üst lige taşıyan en önemli oyunculardan biri olmuştur.



Paderborn’u 2. Bundesliga’ya çıkardıktan sonra, hem daha fazla oynama süresi bulmak, hem de evine yakın olmak için Preussen Münster’e dönmeye karar verir Sercan. Preussen Münster ile 3 senelik sözleşme imzalayan Sercan, iki sene iyi bir performansla futbol hayatını devam ettirdikten sonra 2011 yazında, MLS takımlarından San Jose Earthquakes’den bir deneme daveti alır.

Haziran ayında San Jose Earthquakes’in rezerv takımı ile bir maça çıkan Sercan, Los Angeles Galaxy rezerv takımına karşı alınan 3-0’lık galibiyette, iki gol atarak herkesin dikkatini çeker. Earthquakes teknik heyeti tarafından da olumlu övgüler alan Sercan’ın transferi o yaz maalesef gerçekleşmez. Bunun üzerine Sercan Münster’e geri döner ve takımla çalışmalara tekrar başlar.

Get Microsoft Silverlight

Sercan’ı bir kez daha Los Angeles uçağına bindirecek gelişme ise Ocak ayında yaşanır. Earthquakes genel menajeri John Doyle, Sercan’a bir telefon açar ve onu takıma dahil etmek istediklerini kendisine belirtir. Bu haber üzerine çok sevinen Sercan, Münster ile kontratının feshi konusunda görüşür ve çok zorlanmadan serbest kalır. Çalışma vizesini aldıktan kısa bir süre sonra Amerika’ya giden Sercan Earthquakes’e katılır ve MLS’deki ilk resmi maçını 17 Mart’ta Houston Dynamo’ya karşı oynar. Maça yedekte başlayıp son on dakikada oyuna dahil olan Sercan, takımının mağlubiyetine engel olamasa da, MLS’de top koşturan ilk Türk oyuncu olmayı başarır.

Milliyetçilik tribine çok girmeyeceğim de, bir Augsburg sempatizanı olarak Sercan'ın kariyerinin son döneminde başarılı olmasını hakkaten istiyorum.

Ha bir de, kendisine ulaşmak isteyenleri Twitter'a alalım.  https://twitter.com/#!/sercanguvenisik

Hiç yorum yok: